RİNDLERİN RİNGİNDE BİR KAYBEDEN: SAATÇİ İBRAHİM EFENDİ TARİHİ
Saatçi İbrahim Efendi Tarihi |
İlk
romanı “At Sancısı” ile hem “Everest İlk Roman Ödülü”nü hem de “Attila İlhan
Roman Ödülü”nü kazanan Elvan Kaya Aksarı, “Saatçi İbrahim Efendi Tarihi”nde
bizlere güzel edebiyat ve estetik adına çok fazla şey vaat ediyor.
At Sancısı |
Bir
yandan devletle hiçbir şekilde teması olmayan Saatçi İbrahim Efendi verilirken
bir yandan da devletin sosyal bir kurumunun akışı veriliyor.
Saatçi
İbrahim Efendi; elektrik, gaz, su gibi temel hizmetleri dahi almadığı ev ve
işyeri olan barakasında yaşamaktadır. Fakat böyle bir hayat yaşamasına rağmen
hiçbir şekilde edebiyattan, felsefeden ve musikiden geri kalmamaktadır. Bu
nedenle Saatçi İbrahim Efendi’nin -bir yandan makama mevkiye tamah etmeyip
hayatını yaşarken diğer yandan da hayatın tadını çıkarmayı bilen- modern bir
rind olduğunu söyleyebiliriz.
Öte
yandan 21. yüzyıl kamu kuruluşlarının işleyişi, orada çalışan memurların kendi
aralarındaki ilişkilerinden yola çıkılarak harika bir biçimde anlatılmış.
Gözlemler ve anlatı o kadar canlı ki günümüz beyaz yakalılarının panoroması
verilmiş.
Devlet
ve birey çatışması klasik bir dille verilirken bir yandan da içerikte
Yüzüklerin Efendisi’nden tutun da rap müziğe kadar pek çok güncel referansa yer
verilmiş. Bu da anlatının yaşadığının kanıtı olan nefes sesleri olmuş.
Elvan
Kaya Aksarı, edebiyatı hem içinden hem de dışından fethetmeye çalışan biri.
Edebiyatı dışından fethediyor çünkü anlatmak istediklerinin ve edebîliğin
dışındaki hiçbir şeyin sanatına
sızmasına müsaade etmiyor. Edebiyatın içinden biri çünkü Türk Dili ve Edebiyatı
Bölümü’nden mezun olduğu için gerek kurduğu cümlelerin yapısı gerekse edebiyat
tarihine yaptığı göndermeleriyle bize ne kadar seçkin bir metin okuduğumuzu
hissettiriyor.
Elvan Kaya Aksarı |
İngiliz
yönetmen Guy Ritchie’nin filmlerinin başında sık sık kullandığı, arka arkaya
hızlı görüntüler dizerek gösterdiği fragman tekniğindeki akışları; Elvan Kaya
Aksarı sözcükleriyle romanında göstermiş.
Gereksiz
hiçbir sözcük, olay ya da anlatı yok. Bunu da küçük bir adamın büyük tek
ciltlik ince tarihi olmasından anlıyoruz.
21.
yüzyılda romancılık artık sadece kitabı masanızda yazıp onu yayınevine
göndermekten ibaret değil. Elvan Kaya Aksarı ve tasarımcısı Ali Kerem Morgül de
böyle düşünmüş olacak ki bizlere içeriği ile fiziksel biçimi birlikte
tasarlanmış tam bir eser sunuyorlar. Saatçi İbrahim Efendi’yi daha iyi
anlamamızı sağlayan evinin/işyerinin çizimi, mahallenin krokisi ve bazı
evraklar esere çok başarılı bir biçimde yerleştirilmiş.
Kitabın
kapağının tasarımına gelecek olursak gerçekten de minik bir tarih kitabıyla
karşı karşıya kalıyoruz. Çiziminden logosuna, fontuna ve rengine kadar harika
bir iş çıkarılmış. Yayınevlerinin, eserin yazarını kapak tasarımına
karıştırmama düsturunu tekrar gözden geçirmeleri gerekiyor. Çünkü Elvan Kaya
Aksarı, fırsat verildiğinde içeriğiyle biçimiyle ortaya nasıl da başarılı bir
eser konulabileceğini göstermiş.
Rindlerin
ringinde bir kaybeden olan Saatçi İbrahim Efendi’nin hikâyesi bizlere düşen bir
uçağın içinde antidepresan sakinliği içinde devlet ile bireyin tragedyasını
sunuyor. Okumanızı tavsiye ederim.
Hoşça
kalın.